CHP Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurt Yeni Yıl Mesajı Yayınladı

hüsnü bozkurtDeğerli dostlar, arkadaşlar;

Yeni yıl, yeni umutlar, yeni beklentiler demektir.

Hepimiz, kendimiz, ailemiz, sevdiklerimiz ve elbette ülkemiz adına bu yıl da umut etmeye ve beklentilerimiz doğrultusunda çalışmaya devam edeceğiz.

Yine acılarımız, mutluluklarımız, gözyaşımız ve kahkahalarımız olacak.

Yine, yeni sınavlar verecek, bazısını başarıyla tamamlayıp, bazısında tökezleyeceğiz.

Hayat dediğimiz yolda yürürken yapmamız gereken en önemli şey, aklımızı, vicdanımızı ve inancımızı hiçbir koşulda elden bırakmamak. İşte ancak o zaman aklıselim bireyler olarak kendimize, çevremize ve yaşadığımız coğrafyaya değer katar, aydınlık günleri kucaklayabiliriz.

Ülke olarak bir daha asla yaşamamayı dilediğimiz günleri geride bırakırken, 2016’nın ulusal bütünlüğümüzü ve bin yıllık kardeşliğimizi pekiştirecek barışı, özgürlüğü ve gerçek demokrasiyi getirmesi dileğiyle yeni yılınızı kutluyorum.

CHP’den “Hekime Şiddet Araştırılsın” Önergesi

1520953CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, Türkiye’nin çözüm bekleyen başlıca sorunları arasında yer alan sağlık çalışanlarına şiddet olaylarının araştırılması için TBMM Başkanlığı’na önerge verdi.Bozkurt, Meclis Araştırması önergesinde…

MERHABA_20151231_10

KONYA_HAKIMIYET_20151230_4 MEMLEKET_20151230_4 YENI_MERAM_20151230_1 YENI_MERAM_20151230_7

Rusya’nın, İran’ın, Irak’ın tehditlerine boyun eğenler İsmet İNÖNÜ’nün hayatından ders almalıdır.

 

Dönem: 26 Yasama Yılı: 1 Tarih: 24.12.2015 Birleşim: 19
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) – Sayın Başkan, bugün herhâlde talihsiz konuşmalar günü. Alınan oy oranına göre politikaların doğruluğu çok da doğru bir tespit değil. Eğer öyle olsaydı herhâlde dünyanın en doğru politikalarını uygulayan politikacılar Saddam olurdu, Mübarek olurdu, Kaddafi olurdu, ülkemizde de herhâlde yüzde 92 oyla seçilen Kenan Evren olurdu. Dün Başika’ya gönderdiği askerini ertesi gün “Çekmeyeceğim.” deyip de çekenler, bir gün Rusya’nın, bir gün Amerika’nın, bir gün Irak’ın tehditlerine boyun eğenler bugün anmakla şeref duyduğumuz İsmet İnönü’nün hayatına dönüp bakmalı ve biraz olsun ders almalıdırlar. Teşekkür ediyorum.

Savunma Komisyonunda ‘Deaş mı Işid mi Daiş mi Denilecek’ Polemiği”

453454_mediaSavunma Komisyonunda ‘Deaş mı Işid mi Daiş mi Denilecek’ Polemiği”

 

 

Milli Savunma Komisyonu, bugünkü toplantısında Milli Savunma Bakanlığı ve çalışmalarıyla ilgili brifing aldı. Brifingin ardından soru-cevap bölümünde CHP KonyaMilletvekili Hüsnü Bozkurt, “Bütün dünya IŞİD diyor birisi DEAŞ diyor nedir bu açılımı nedir?” diye sordu. Milli Savunma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İhsan Bülbül, “Müsaade ederseniz o konuda bilgi vermeyeyim bizden ziyade.” cevabını verdi. Komisyon BaşkanıFaruk Özlü, iki terimin de kullanıldığını söyledi. Bozkurt ise “DAİŞ mi DEAŞ mı yoksa başka bir şey mi bir karar verin. Herkes farklı bir şey söylüyor.” karşılığını verdi.

Milli Savunma Komisyonu, komisyon başkanı AK Parti Düzce Milletvekili Faruk Özlübaşkanlığında toplandı. Milli Savunma Bakanlığı yetkilileri komisyon üyelerine bakanlık çalışmaları ve yürütülen projelerle ilgili brifing verdi. Brifinge Milli Savunma BakanlığıMüsteşar Yardımcısı Kıdemli Albay İhsan Bülbül ve Uluslararası Şube Müdürü Kurmay Albay Hikmet Yukarıbaş ve savunma bakanlığından birçok yetkili katıldı.

Sunumun ardından milletvekillerinin sorularına geçildi. CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, Başeka’daki Türk askerlerinin geri çekilmesi ve güneyimizdeki gelişmelerle ilgili bilgi istedi. Bunun üzerine Milli Savunma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Kıdemli Albay İhsan Bülbül komisyon üyelerine kısa bir bilgi verdi.

2014 yılında Irak kuzey yerel yönetiminin bir talebi üzerine bir kuvvet gönderildiğini belirten Bülbül, “DEAŞ’la mücadele eden birliklerinin eğitimi konusunda destek sağlanmış takriben 2 bin 308 personele eğitim verilmiş. Bunlar da DEAŞ’ya mücadelede görev almışlar. Daha sonra Irak’ta eğit-donat kapsamında görev aldılar. Müteakiben Musulvalisinin kendi güvenlikleri yönünden sıkıntıya girdikleri gerekçesiyle bir talep var. Bu talep doğrultusunda 2 bin 500 personele eğitim verilmiş Başeka’da eğitim verilen yer Başeka.” diye konuştu.

Hüsnü Bozkurt eğitimin kaç kişi ile verildiğini sorması üzerine Bülbül, “Eğitim gücü hakkında yanıltıcı bilgi vermeyeyim. ” cevabını verdi. Bozkurt, “Türkiye Cumhuriyeti DevletiMilli Savunma Bakanlığı veya Genelkurmay kim yetkili ise bir egemen devletin valisinin isteği üzerine oraya nasıl girdi?” sorusuna Bülbül, “Sadece orası değil Irak hükümeti ile koordineli.” dedi.

O zaman talebin Irak hükümetinden gelmiş olması gerektiğini savunan Hüsnü Bozkurt, “Musul valisinin değil. Türkiye’de Konya valisi herhangi bir ülkeden benim burada bir zorluğum var gelin bana yardım edin diye bir talepte bulunabilir mi? ülkenin hükümeti varken Musul valisinin talebine Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti nasıl cevap verebilir? Buna lütfen açıklık getirir misiniz?” ifadelerini kullandı.

Merkezi yönetimin bilgisi dahilinde oradaki Valinin talebi üzerine bu yardımın yapıldığını anlatan Komisyon Başkanı Faruk Özlü ise, “Eğitim faaliyeti. Müsteşarım bu konuda bir çalışma yapın komisyonumuza detaylı bir sunum yapın çünkü bizde basından okuyoruz. Hem Irak’ın kuzeyi hem de güneyimizdeki gelişmelerle ilgili Türk Silahlı Kuvvetlerinin halen yürütmekte olduğu faaliyetler ve görevlerle ilgili sizden bilgi alalım.” şeklinde konuştu.

Bu bölgeye asker gönderirken karşılıklı Irak hükümeti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin görüşmeleri olduğun vurgulayan Bülbül de, “Ayrıca Irak kuzey yerel yönetiminin görüşü var. karşılıklı iki ülke arasında görüşmeler çerçevesinde. Konu ile ilgili bir bilgi notu iletelim size.” dedi.

Irak’taki merkezi yönetimin ülkenin yüzde 30’una hakim olmadığını vurgulayan Faruk Özlü, “DEAŞ’ın yönettiği bir toprak söz konusu.” dedi.

Bunun üzerine söz alan Hüsnü Bozkurt, “Oraya bin 700 askerlik bir güç ve tank gönderdiğinizde zaman o ülkenin tamamına hakim değil dediğiniz Irak hükümeti Birleşmiş Milletlere başvurarak askerlerimizin geri çekilmesini sağladı ve ciddi bir kayba uğradığımızı düşünüyorum. Bir sorum daha olacak. Sayın müsteşar bütün dünya IŞİD Irak Şam İslam Devleti diyor yabancı basın ajanslarının tamamı ISİS diyor sizin bu DEAŞ ya da DAİŞ dediğiniz nedir Allah aşkına. Niye dünyanın kullandığı terminolojiyi kullanmıyorsunuz? Bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Bütün uluslararası basın hepsi ISİS diyor biz IŞİD diye biliyoruz bütün dünya IŞİD diyor birisi DEAŞ diyor nedir bu açılımı nedir? Dünyanın kullandığı bir terminolojiyi bir terör örgütü konusunda neden kaçınıyorsunuz?” sorularını yöneltti.

Bununu üzerine Müsteşar Yardımcısı Bülbül, “Müsaade ederseniz o konuda bilgi vermeyeyim bizden ziyade.” cevabını verdi. Komisyon Başkanı Faruk Özlü iki terimin de kullanıldığını söyledi.

Dünyada sistematik bir İslamafobi hareketi olduğunu kaydeden Komisyon üyesi AK Partiİzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık, “Bütün toplumlara bir mikrop gibi yayılıyor İslamafobi. Bu İslamafobiyi de aştı son günlerde tamamen bir İslam karşıtlığına dönüştü. Hatta ABD’de başkanlığa aday olan adam tuhaf şeyler söylüyor ve ABD toplumu tarafından da bu benimseniyor. İŞİD’in adı kısa İslam Devleti ve bu bir terörist örgüt bunu böyle kabul ediyoruz. Bir terörist örgüt İslam devleti markası altında faaliyet gösteriyor. Buradan İslamafobiyi aşan bir enerji türü var. bu duyarlılıktan dolayı. Başka bir anlamı yok.” açıklamasında bulundu.

Bozkurt ise, “Ben tam da bunun için sordum. Ben adını böyle koymamızın daha doğru olacağını düşünüyorum. Bunlar İslam adına yapıyor bunu. Bütün televizyonlar gösteriyor. Bizim yok saymamız onların tam tersine hizmet ettiğimizi düşünüyorum. Bunun İslam olmadığını onun adını doğru söyleyerek de anlatabiliriz. DEAŞ DAİŞ diyoruz ne olduğu belli değil. İslamafobiye önlemek için adını değiştirmemiz hiçbir anlam ifade etmez. Bu hassasiyetin isim değiştirilerek yerine getirildiğini bugüne kadar saptadınız mı bir işe yaradığını düşünüyor musunuz? Hassasiyetinize katılıyorum. Bu adamlar insanlık dışı adamlar. Ben sadece DAİŞ mi DEAŞ mı yoksa başka bir şey mi bir karar verin. Herkes farklı bir şey söylüyor.” şeklinde konuştu.

http://www.haberler.com/savunma-komisyonunda-deas-mi-isid-mi-dais-mi-7998686-haberi/

Bozkurt: Devletten kazanılan tazminatlar hakim ve savcılara rücu edilsin

CHP Konya Milletvekili Husnu Bozkurt Ceza Muhakemesi Kanunu'nda degisiklik yapilmasi icin kanun teklifi hazirlayarak, hatali mahkeme kararlari sonucu olusan magduriyetlerde tazminatlari, sorumlu olan savci ve hakimlerin odemesini istedi.

CHP Konya Milletvekili Husnu Bozkurt Ceza Muhakemesi Kanunu’nda degisiklik yapilmasi icin kanun teklifi hazirlayarak, hatali mahkeme kararlari sonucu olusan magduriyetlerde tazminatlari, sorumlu olan savci ve hakimlerin odemesini istedi.

CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda değişiklik yapılması için kanun teklifi hazırlayarak, hatalı mahkeme kararları sonucu oluşan mağduriyetlerde tazminatları, sorumlu olan savcı ve hakimlerin ödemesini istedi.

Teklifin gerekçesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ‘Kuvvetler ayrılığı’ ilkesine göre yönetildiğini, bu sebeple hakim ve savcıların bağımsızlığının ve tarafsızlığının esas olması gerektiğini belirten Bozkurt, ülke hukukunda yer alan yasalar ile uygulamalar arasında kimi zaman farklılıklar meydana geldiğini, dolayısıyla yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının zedelendiğini ifade etti.

BİRÇOK HAKİM VE SAVCI EVRENSEL HUKUK YASALARINA AYKIRI DAVRANMAKTADIR

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141 inci maddesinin dördüncü fıkrasında “Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hakimler ve Cumhuriyet Savcılarına bir yıl içinde rücu eder” şeklinde hükmettiğini, bu durumda, hakim veya savcılar kusurlu olsalar veya hukuka aykırı karar verseler bile haklarında görevi kötüye kullandıkları yönünde hukuki bir karar yoksa, tazminat davalarının, sadece devlete karşı açıldığını belirten CHP’li Bozkurt, bugün Türkiye Cumhuriyeti devletinin birçok hakim ve savcısının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne, Anayasa’ya, Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı kararlara imza attığına dikkat çekti.

Kamuoyunun da yakından takip ettiği Balyoz ve Ergenekon davaları sanıklarının yasanın kendilerine tanıdığı haklar doğrultusunda açtıkları davaların sonuçlanmaya başladığını ve davacıların devlet hazinesinden alacaklarının yasal faizleriyle birlikte milyonlarca liraya ulaştığına dikkat çeken Bozkurt, netice itibariyle kimi hakim ve savcıların hukuka aykırı karar ve uygulamaları neticesinde hem sanıkların maddi ve manevi, hem de devletin maddi zarara uğratıldığını belirtti.

CHP’li Bozkurt, CMK’nın 141 inci maddesinin dördüncü fıkrasının “Devlet, ödediği tazminatı hakimler ve Cumhuriyet savcılarına doğrudan rücu eder.” şeklinde değiştirilmesiyle, söz konusu tazminat nedenine sebep olan hakim ve savcıdan rücu edilmek suretiyle, keyfiliğe varan veya nesnellikten uzak hukuki kararların önüne geçilmesinin planlandığını ifade etti.

https://www.cihan.com.tr/tr/husnu-bozkurt-1971403.htm

CHP Konya Milletvekili Bozkurt:Panplast’ta işçilerin sendikal örgütlenme nedeniyle işten çıkarıldığını ve işveren baskısına maruz kaldılar

11483TBMM (AA) – CHP Konya Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurt, Konya’nın Cihanbeyli ilçesinde faaliyet gösteren Panplast’ta işçilerin sendikal örgütlenme nedeniyle işten çıkarıldığını ve işveren baskısına maruz kaldığını söyledi.

Bozkurt, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya ve bazı milletvekilleri ile Panplast’ta işten çıkarılan bir grup işçiyle basın toplantısı düzenledi.

Türkiye’nin en büyük kooperatifi olan Konya Pancar Ekicileri Kooperatifi (PANKOBİRLİK) ve Konya Şeker’in oluşturduğu Anadolu Birlik Holding’e bağlı ve bünyesinde 305 işçiyi istihdam eden Panplast’ta aylardır sendikal haklarını kullandıkları için işçilerin değişik bahanelerle işveren baskısına maruz kaldığını savunan Bozkurt,  iki gün önce çıkarılan 11 kişi de dahil olmak üzere 87 işçinin iş akdinin feshedildiğini belirtti.

Anayasal hak olan sendikal örgütlenmenin emek sermaye ilişkisinde emeğin kendi hak ve çıkarları savunması için vazgeçilmez unsur olduğunu ifade eden Bozkurt, “PANKOBİRLİK de Konya Şeker de aslında pancar çiftçisinin kuruluşudur. Pancar çiftçisi gibi hayatını en zor kazanan tarım kesiminin örgütlü gücü PANKOBİRLİK ile Konya Şeker’in ortaklığında oluşan Anadolu Birlik Holding bünyesindeki Panplast’ta, bir yerde tarım emekçilerinin, işçilerinin iş akitlerini feshetmesi gibi çelişkili bir durum yaşıyoruz. Bir an önce işveren tarafından bu yoldan dönülmesi gerekiyor” diye konuştu.

Bozkurt, konuyu Meclis gündemine de taşıdıklarını, hem Araştırma Önergesi hem de soru önergesi verdiklerini ifade etti.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Yakup Akkaya da işçilerin sendikaya üye olduğu için çıkarıldıkları, bu durumun ülkede  ilk kez yaşanmadığını belirterek, Anayasa’da ve yasalarda sendikal örgütlenme hakkının bulunmasına karşılık hayata geçemediğini söyledi. Türkiye’nin her yerinde hakkını aradığı için mücadele eden, kış koşullarında  işten atılan işçilerin  çadırlarda mücadelelerini sürdürdüklerini kaydeden Akkaya, “Bu Türkiye’nin acı gerçeklerinden biri. CHP olarak emek sömürüsüne karşıyız. Ülkenin neresinde olursa olsun emekçi kardeşlerimizin yanındayız. Verdiğimiz Araştırma Önergesi’ne diğer partiler de destek vermeli. Kimlerin sendikal örgütlenmeyi engellediğinin ortaya çıkarılması gerekiyor” dedi.

Petrol-İş Sendikası Ankara Şube Başkanı Şuayip Gül de 10 Ekim’den beri Panplast’ta örgütlenme çalışması sonucu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan çoğunluk tespitini aldıklarını belirterek, ancak işverenin bir gecede iş akdini feshedip işçileri başka iş koluna geçirdiğini söyledi. Gül, örgütlenen 243 işçiden 87’sinin iş akdinin feshedildiğini, halen 90 işçinin kaldığını, mücadeleye sonuna kadar sürdüreceklerini vurguladı.

http://www.bugun.com.tr/son-dakika/chp-konya-milletvekili-bozkurt-1976797.html

Devrim şehidimiz Kubilay ile arkadaşlarını bir kez de Meclis Genel Kurulu’nda andık


Dönem: 26 Yasama Yılı: 1 Tarih: 23.12.2015
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Tutanağı
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) – Sayın Başkan, bugün seksen beş yıl önce bir güruhun katlettiği Kubilay’ı anıyoruz. Tarihimize Kubilay Olayı olarak geçen bu menfur olayın bugün aynı düşündeki çevrelerce unutturulmak istenmesine asla izin verilmemelidir. Zira, büyük önder Atatürk Kubilay’ın başının kesilmesini laik cumhuriyetin başının kesilmesi olarak değerlendirmiş, bugün de Mustafa Kemal’in askerleri olan bizler zamanımızın kravatlı Derviş Mehmetlerine asla geçit vermeme kararlılığımız ifade ediyoruz. Unutulmamalıdır ki devrim şehidi Kubilay’ı anmak demek Cumhurbaşkanı ve milletvekili olarak da ettiğimiz yeminin bir gereğidir. Son tahlilde elbette Türkiye şehitler, meczuplar, müritler memleketi olmayacaktır.

CHP, Dilek Doğan’ın vurulma anı görüntülerini TBMM’ye taşıdı

İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın yanıtlaması istemiyle TÜRKIYE BÜYÜK MILLET MECLISI Başkanlığı’na soru önergesi verici Bozkurt, görüntülerde polislerinin davranışlarının nihai derece duygusal ve taraflı olduğunun açıkça görüldüğünü ifade etti .Bozkurt, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bu çeşit görevlere giden polis memurlarına karşı ruhsal dayanak yazılımları bulunup var olmadığını ve dayanak programının yapılmasının planlanıp planlanmadığını ssilahlı kuvvetler.

Operasyona giden polislerin hangi eğitimlerden geçtiğini ve her eğitimin ne civarı sürdüğünü soran CHP’li Bozkurt, polislere operasyonlara gittikleri süre takınacakları tutum ile ilgili bununla birlikte bir eğitim verilip verilmediğini ssilahlı kuvvetler.
Bozkurt önergesinde bununla birlikte şu sualleri yöneltti: “Bu ve türünden operasyonlarda prosedür ne türlü işlemektedir? Hangi tehditler altında polisin tabanca doğrultma, tabancası tetikleme ve kelepçeleme yetkisi vardır? Sırasıyla hangi prosedür uygulanmaktadır? Aile bireylerinin üstlerinde tabanca bulunmadığı görüntülerde de sabit meydana geldiği göz önünde bulundurulduğunda, vurulan Dilek Doğan için ambulans çağırmak yerine , feryat eden aile bireylerini kelepçelemeye çalışmak normal midir? Ameliyata dahil olan polislerin psikiyatrik muayeneden geçirilmesi ve rehabilitasyona sevk edilmesi düşünülmekte midir?”

http://www.haberport.com/gundem/chp-dilek-dogan-in-vurulma-ani-goruntulerini-tbmm-ye-tasidi-h69643.html

Hüsnü Bozkurt: CHP milliyetçiliği asla ayaklar altına alacak bir parti değildir

1520953CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, “CHP milliyetçiliği asla ayaklar altına alacak bir parti değildir” dedi.
CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Rusya krizinde, Cumhuriyet Halk Partisi’ni siyasi rekabetle milli çıkarları ayıramamakla ve Putin’in yanında yer almakla suçlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirdi. “Sayın Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı makamının mehabetiyle çok da bağdaştıramadığım bir biçimde, Cumhuriyet Halk Partisini ve Sayın Genel Başkanı, Rusya uçak krizi bağlamında, Putin’le aynı sırada, aynı yerde durmakla itham ettiler.” diyen Bozkurt, bu ithamları son derece haksız bulduğunu belirterek, CHP’nin milliyetçi bir parti olduğunu söyledi. CHP’nin milli meselelerde bütün Meclis ile birlikte olmayı onur saydığını ve milliyetçiliği asla ayakların altına alacak bir parti olmadığını vurgulayan Bozkurt, bunun yanı sıra milliyetçiliği, ırkçılık olarak da bir ayrımcılık unsuru olarak görmediklerini ifade etti.  Bozkurt sözlerini, “Cumhuriyet Halk Partisi, milliyetçiliği Sakarya’nın sularına, Kıbrıs’ın dağlarına, Ege’nin ovalarına kazımış bir partidir, oradan geliyoruz. Onun için herkes Cumhuriyet Halk Partisine bu tür ithamları yaparken, lütfen, insan haklarına olduğu kadar partimizin özlük haklarına da saygılı olmalıdır.” şeklinde sürdürdü.
memleket_logo

HÜSNÜ BOZKURT KPSS MAĞDURLARI İÇİN ARAŞTIRMA ÖNERGEGESİ VERDİ

KPSS

 

CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt KPSS Mağdurları için TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi verdi.

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA

 

2014 Kamu Personeli Seçme Sınavına girmiş 1.128.032 lisans, 779.314 ön lisans ve 1.683.696 ortaöğretim mezunu olmak üzere 3,5 Milyon memur adayına, Kasım 2014/2 atamasında 5067 kadro verilmiştir. Aynı şekilde Haziran 2015/1 atamalarında verilen 9600’ü sağlık personeli olmak üzere 13 Bin 213 kadro, atanmayı bekleyen memur adayları için hayal kırıklığı yaratmıştır. 

 

Bunlara ilaveten birçok kurumun merkezi atamadan çıkartılması mağduriyetleri iki katına çıkarmıştır. Nitekim memur adaylarının dile getirdiği öncelikli taleplerden biri merkezi atamadan çıkan kurumların merkezi atama sistemine geri dönmesi yönündedir.

 

Yıllarca okuyup, büyük maddi ve manevi emeklerle KPSS’ye hazırlanan adayların bir diğer önemli sorunu da, kamu personeli alımında uygulanan mülakat sistemidir. Pek çok kişi, KPSS neticesinde yüksek puan aldıkları halde merkezi atama yerine, mülakata tabi tutulduklarını,  bu durumun haksız rekabete ve şaibeye yol açtığına dikkat çekmektedir.  Mülakat sisteminin kısıtlı birkaç kadro dışında tamamen kaldırılması da başlıca talepleri arasında yer almaktadır.

 

KPSS’ye girmiş lisans ve ön lisans mezunlarının karşılaştığı bir diğer sorun, mezun oldukları bölümler ile ilgili Devlette ihtiyacı karşılayacak kadro bulunmamasından kaynaklanmaktadır.  Üniversitelere  açılan fakülte ve yüksekokulların kamu istihdam ve ihtiyaç kapasitesi göz önünde bulundurularak açılmasına ilişkin bir çalışmanın yürütülmemesi, atama bekleyen memur adayı sayısının bu denli çok olmasının başlıca sebeplerinden biridir. İstihdam alanının sadece kamu olmadığı bilinmesine rağmen, bazı adayların mezun oldukları bölüm itibariyle özel sektörde iş bulma olanağının düşük olduğu dikkate alındığında, basit deyişiyle arz talep dengesinin titizlikle incelenmesi ve fakülte bölümlerine yeni bir düzen getirilmesi gerekmektedir.

 

Söz konusu memur adayları bugüne dek pek çok kez farklı platformlarda seslerini duyurmaya çalışmış, sorunlarını içeren mektupları başta Cumhurbaşkanı olmak üzere ülke yöneticilerine iletmişlerdir ancak talepleri karşılık bulamayıp çözüme kavuşturulmamıştır. Sayıları 3,5 milyonu bulan memur adaylarının tamamı için kadro açılmasını beklemek mümkün olmamakla birlikte, ilerleyen süreçte kamu atamalarında yüksek sayıda kadro açmak her yıl katlanarak artan yığılmanın önlenmesi açısından önem teşkil etmektedir.  

Atamaların önündeki bir diğer sorun taşeron istihdamıdır. Eğitimini aldıkları alanda çalışmak memur adaylarının en doğal hakkı iken, ilgili birimlerde taşeron eliyle istihdam yaratmak, kadro bekleyen memur adaylarının hem hakkını gasp etmekte hem de kamu hizmetlerinde niteliğin azalmasına yol açmaktadır.

 

Yukarıda bahsi geçen hususlar ışığında aileleri ile birlikte yaklaşık 10 milyon kişiyi ilgilendiren kadro sorununun çözümü için, ilgili tüm tarafların, kurum, kuruluş ve bakanlık temsilcilerinin görüş, analiz ve raporlarına başvurarak, sorun ve taleplerinin araştırılması ve çözüme kavuşturulması amacıyla Anayasa’nın 98, TBMM İç Tüzüğü’nün 104. Ve 105. Maddeleri uyarınca meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.

 

 

 

Mustafa Hüsnü BOZKURT

                                                                                                              Konya Milletvekili